Hz. Safvan Bin Muattal ve Adıyaman Bölgesinin İslamlaşması
İfk Olayı
İslam tarihi kaynaklarında Hz. Safvan b. Muattal hakkında anlatılan en detaylı olay İfk Olayı’dır. Bu sebeple bu olayı detaylı olarak vermek istiyoruz. Hz. Safvan b. Muattal, bu olayda olayın en önemli iki kişisinden birisidir. Hz. Safvan b. Muattal, İfk Olayı sırasında yaklaşık bir ay kadar Medine’deki insanların gündeminde olduğu gibi Kıyamete kadar okunacak olan ayetlerin gelip beraatının ilan edilmesiyle de çağlar boyu bütün müminlerin gündeminde kalacaktır. Şimdi Medine İslam Toplumunu bir ay kadar sarsan bu önemli olayı anlatmaya çalışalım.
Beni Mustalik Gavzesi
Hz. Peygamber, Hendek Savaşı’ndan sonra: “artık sıra bizde bundan sonra biz bize saldırıların karşılığını vereceğiz” diyordu. Gerçekten de böyle oldu. Hendek Savaşı’na dolayısıyla Medine kuşatmasına katılan ve Medine’ye saldırmayı düşünen bütün kabilelere seferler düzenlemeye başladı. İşte bu seferlerden biri de 5/627 tarihinde Medine’ye saldıracakları ihbarı alınan Mustalikoğulları’na karşı yapıldı. Hızla hareket edilerek düşman hazırlık halinde iken bastırıldı. Fazla bir zayiat verilmeden düşman esir alındı, ganimetler elde edildi.
Bu savaşta iki olay ön plana çıktı. İkisinde de münafıklar bu olayları kullanıp Müslüman topluluğu karıştırmak istediler.
Ensar - Muhacir Kavgası
Ben-i Mustalik Savaşı sonu, Müreysi Kuyusu başında Muhacirlerden biri ile Ensardan biri arasında, sıcağın da tesiriyle bir kavga çıktı. Bu olay üzerine bu iki kişinin yardımına koşan Ensar ve Muhacirler kılıçlarını çekip neredeyse birbirleriyle savaşacaklardı. Meselenin bu şekilde büyümesi üzerine Hz. Peygamber olaya müdahale edip: “ bırakın şu Cahiliyet Dönemi adetlerini” diyerek Ensar ve Muhaciri ayırıp meseleyi yatıştırdı.
Ancak olayı gözleyen münafıkların lideri Abdullah b. Übey, Hz. Peygamber ve Mekke’den hicret eden muhacirleri kastederek şu sözleri sarfetti: سمن كلبك يأكلك Besle köpeğini, yesin seni!(Besle kargayı, oysun gözünü!) Demek onlar böyle yaptılar ha?! Kendi yurdumuzda bize hakim oldular, çoğaldılar, bize karşı soy sopları ile, çokluklarıyla iftihar ettiler! Vallahi, Medine'ye dönersek, muhakkak, en şerefli ve güçlü olan(Medineliler) şerefsiz ve güçsüz olanı(Hz. Peygamber ve Muhacirler) oradan sürüp çıkaracaktır!" dedikten sonra, kavminden, yanında bulunanlara yöneldi ve:"Bu, sizin kendi kendinize yaptığınız bir şeydir: Beldelerinizi onlara helâl ettiniz, peşkeş çektiniz! Mallarınızı onlarla bölüştünüz! Vallahi, eğer siz ellerinizdekini tutar, onlardan esirgerseniz, muhakkak, sizin yurdunuzdan başka bir diyara yönelir, gider. Sizler onların uğrunda ölüp evlatlarınızı yetim ettiniz ve azaldınız, onlar ise çoğaldılar. Onun [Resûlullahın] yanındakilere nafaka [zekat ve sadaka] vermeyin ki, onlar onun etrafından dağılıp gitsinler!" dedi.”
Olay Hz. Peygamber’e anlatılınca çok üzüldü ve İbn Übey’i hesaba çekti. İbn Übey ise bu sözleri söylemediğini söyleyip inkar etti. Ancak bu konuda şu ayetler gelerek onun bu inkarını yalanlayıp yalancılığını ortaya çıkarıp herkese rezil etti:
“Onlara: Gelin, Allah'ın Peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman başlarını çevirirler ve sen onların, büyüklük taslayarak uzaklaştıklarını görürsün. Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez. Onlar: Allah'ın elçisinin yanında bulunanlar için hiçbir şey harcamayın ki dağılıp gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'ındır. Fakat münafıklar bunu anlamazlar. Onlar: Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.”
İbn Übey, bu şekilde ayetlerin gelip onu yalancı çıkarıp rezil olması üzerine, intikam almak üzere yeni bir olay kollamaya başladı. Kolay değildi. Medine’deki lider bir kimse olan İbn Übey bütün toplumun huzurunda yalancılığı ortaya çıkmıştı. Bu onun için çok küçültücü bir durumdu. Bunun intikamını almak için çalışacaktı.
Bu arada olayın sıcaklığı ve insanların meseleyi tekraren konuşup yine kavgaya tutuşabilecekleri endişesiyle Hz. Peygamber orduya cebri yürüyüş emri verdi. Hatta hiç âdeti olmadığı şekilde insanların konuşmalarına engel olmak için hiç mola da vermeyerek yorgunluktan bitap düşünceye kadar orduyu yürüttü. Ve nihayet yorgunluktan uykuya dalacakları bir an gelince mola verdi ve böylece meselenin büyümemesine çalıştı. Ancak onun bu tedbirleri olsa da İbn Übey başka bir olayı bularak fitneliğini yaptı. Bu olay İfk Olayı’dır.
<< Önceki Sayfa - Sonraki Sayfa >>
|